Şarapçılık dünyasının en kıymetli üzümlerinden olan Merlot, maviden siyaha doğru tonlanan rengi ile her zaman dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Merlot’un bu kadar dikkat çekmesinde tek neden tabii ki rengi değil. Oldukça şekerli olan bu üzüm çeşidi, yüksek alkollü şarapların yapımında kullanılıyor ve dengeli tanen miktarı ile damakta oldukça hoş bir tat bırakıyor. Merlot bazlı şaraplar, yumuşak ve rahat içimleri ile ön plana çıkıyor.
Merlot tıpkı yakın akrabalarından Cabernet Sauvignon gibi Fransa’nın Bordeux bölgesinden köken alan bir üzüm çeşidi. Fransa ve ABD’de Cabernet Sauvignon’dan daha fazla Merlot üzüm bağı bulunduğu biliniyor. ABD’de en çok Merlot üretimi Akdeniz iklimine sahip olan ve “yeni dünya” şarapçılığın önemli merkezlerinden olan California’da yapılıyor. Merlot’un bu yönü bizlere, oldukça yaygın, yetiştirmesi kolay bir üzüm türü olduğu gösteriyor. Merlot, başta Cabernet Sauvignon ile olmak üzere pek çok üzüm çeşidi ile kupaj (bileşim) yapılmaya uygun bir yapıya sahip. Yumuşak ve meyvemsi tadı nedeniyle sepaj (tek başına) olarak da sıklıkla kullanılıyor.
Merlot, çok fazla iklim ayrımı yapan ve soğuktan etkilenen bir üzüm türü değil; ancak ılıman ortamda yetişen Merlot üzümleri ile soğuk ortamda yetişen Merlot üzümleri arasında farklar mevcut. Ilıman iklimde yetişen ve olgunlaşan Merlot’tan yapılan şaraplarda böğürtlen, mürdüm eriği, kiraz gibi siyah meyve tatları almak mümkün. Bu üzümden yapılan şaraplar genellikle dolgun gövdeli, düşük asitli, yüksek alkollü ve tanen miktarı dengeli olmalarıyla ünlü. Soğuk iklim Merlot’undan yapılan şaraplarda ise çilek, ahududu, vişne gibi kırmızı meyvelerin tadı baskın şekilde ortaya çıkıyor. Aynı zamanda bu şaraplarda yeşil bitki (sedir, nane) aromaları da zaman zaman damağa çalınabiliyor. İklimsel nedenlerden kaynaklanan bu fark, erken hasat ile de elde edilebiliyor. Sıcak iklimde yetişmesine rağmen erken hasat edilen Merlot, aynı soğuk iklimde yetişmiş gibi bir doku ve tat veriyor.
