Deniz kabuklularının en popülerlerinden biri olan Istakoz, mutfakların vazgeçilmez lezzetlerinden biri olarak da biliniyor. Istakoz, kerevit ve deniz böceği gibi türler ile akraba olmasına rağmen, hem etinin lezzeti hem de boyutlarının daha büyük olması sebebiyle daha çok tercih edilen bir deniz ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Genellikle zengin sofraların pahalı bir yiyeceği olarak lanse edilen ıstakoz, Afrika ve Güney Asya gibi lokasyonlarda, okyanus kenarlarında gayet makul fiyatlara da yenebiliyor. Ülkemizde ise ıstakoz çok yüksek fiyatlara alıcı buluyor.
Istakoz pişirildikten sonra eti beyaz ve kabukları kırmızı tonlarına dönüyor olsa da aslında maviden kahverengiye, türlere göre değişkenlik gösteren bir renklenmeye sahip. Istakoz türlerinin boyları 35 – 40 cm’e kadar ağırlıkları ise 4 – 5 kilograma kadar ulaşabiliyor.
Istakoz, çok fazla bir işlem uygulanmadan haşlama yöntemi ile ön pişirmeye tabii tutuluyor. Istakoz daha sonra ızgara veya direk haşlama yöntemi ile pişirilerek servis ediliyor. Damak zevkine ve bölgelere göre değişkenlik gösteren farklı pişirme yöntemleri de ıstakoza uygulanabiliyor. Istakozun eti kadar roe denilen, döllenmemiş yumurtaları da severek tüketilen kısımlarından biri olarak biliniyor.
Istakoz bu kadar sevilen ve popüler bir deniz mahsulü olmasına rağmen yetiştiriciliği yapılamayan türler arasında yer alıyor. Bunun nedeni olarak ise uzun yaşam süresi olan ıstakozları yetiştirme maliyetinin yüksek olması gösteriliyor.
Istakoz 1800’lü yıllarda fakir yiyeceği olarak görülürken ve oldukça ucuz fiyatlara alıcı bulurken bugünkü ününe ve pahalılığına kavuşmasında, aristokrat Batı kültürünün etkili olduğu düşünülüyor.