Her ikisi de ülkemizde yaygın olarak tüketilen siyah çay ve yeşil çayın aslında aynı bitkinin yapraklarından elde edildiğini biliyor muydunuz? Latince ismi Camellia Sinensis olan bu bitkinin yaprakları toplandıktan sonra çeşitli işlemlerden geçiriliyor. Uygulanan işlemin türüne ve düzeyine bağlı olarak da ortaya farklı çay türleri çıkıyor. Siyah çay yapımında bitki yaprakları toplandıktan sonra fermantasyona tabi tutulduğu için oksitleniyor. Yeşil çay yapımında ise durum farklı. Toplanan yapraklar tam olarak fermente edilmediği için uğradıkları oksidasyon düzeyi de düşük oluyor. Böylece hem yaprakların hem de o yapraklardan demlenen çayın rengi yeşil kalabiliyor.
Yeşil çayın okside olmaması, polifenol ve kateşin bakımından da zengin kalmasını sağlıyor. Yine aynı sebeple, bu çay türünün içerdiği kafein miktarı siyah çaya kıyasla daha düşük. Bu sayede yüksek düzeyde kafein tüketmek istemeyenler için de lezzetli ve sağlıklı bir alternatif oluşturuyor. Üstelik, düşük düzeyde işleme tabi tutulması sayesinde yeşil çayın antioksidan içeriği de siyah çaya kıyasla daha yüksek. Yapraklar sıcak suda demlendiğinde ortaya açık renkli ve berrak bir çay çıkıyor.
Aroması ve kokusu yoğun bir çay türü olan yeşil çayın ödem atmak açısından vücuda yardımcı olduğu biliniyor. Ayrıca, bu türün az miktarda olsa da mineral içeriği bulunduğunu vurgulamak gerek. Öte yandan, siyah çaya kıyasla daha düşük düzeyde olsa da kafein içerdiği için, yeşil çayın kontrollü bir şekilde tüketilmesi çok önemli. Özellikle günde birkaç fincanı aşan tüketimler, sağlığı olumsuz etkileme riskini barındırıyor.
Yapılan araştırmalarda yağ yakımına yardımcı olduğu, kansere ve kronik hastalıklara karşı da önemli bir koruyuculuğu olduğu ortaya çıkmıştır. Marketlerden ve aktarlardan kolayca ulaşabileceğimiz yeşil çaya “Doğadan” markası bir tık ileri giderek farklı aromalarla ( açai, ananas, limon) içimini yumuşatarak daha keyifli bir hale getirmiş.